Sessiz, sakin, huzur dolu Abant Gölü’nde, İlyada destanına konu olmuş Safranbolu’nun sokaklarında gezintiye buyurun..
Sessizliğiyle, kuşların cıvıltısı arasında, dağdan gelen soğuk suyla ayılmak, Abant’ın eşsiz manzarasına şahit olmak insana bambaşka bir dünyanın kapılarını aralıyor. Batı Karadeniz rotanızda ilk durağınız Abant olmalı. Doğa yürüyüşü ardından yapılan enfes bir kahvaltı tüm hücrelerinizi yenileyecek!
UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan, 3 bin yıllık tarihe sahip, eski adıyla Paplagonya, Safranbolu ise ikinci durak. Şehri keşfetmenin en güzel yanı ona kuşbakışı bakabileceğiniz Hıdırlık Tepe. Burada Safranbolu evlerini izleyerek içtiğiniz çayın tadı damağınızda kalacak. Kültür merkezi olarak da hizmet veren Cinci Han ve güneş saatini gezip, çarşıda gezerken her lokum dükkânının ikram ettiği lokumların tadına bakıp, minik Safranbolu evlerinden bu güzel gezintiyi hatırlamak için alabilirsiniz.
Batı Karadeniz ise rota Amasra’ya doğru giderken Gayüzü Dağı’nın metrelerce altında oluşmuş Bulak 
Mağarası (Mencilis) görmeden dönmeyin. Gezinizi taçlandıracak son durak ise kuşkusuz Fatih Sultan Mehmet’in Bakacak Tepesi’nde lalasına dönüp ‘’Çeşm-i Cihan’’ (Dünyanın göz bebeği) burası mı olmalı dediği, adını Kraliçe Amastris’den alan Amasra. Şehrin girişinde bulunan Türkiye’de sağlam kalan tek yol anıtı Kuşkayası anıtını, ihtişamlı surlarla çevrili kent sokaklarında tarih içinde kaybolacaksınız… Deniz kenarında taze balık ve meşhur salata ise midenizi şenlendirip tüm yorgunluğunuz alacak.
Yediğin içtiğini değil gezip gördüğünü anlat demeyen bir de bize ne getirdin oralardan diyenlere el emeği göz nuru meşhur Devrek bastonu alabilir, bu eserlerin yapılışına şahit olabilirsiniz.
Yanıma arkadaş bulamıyorum diyorsanız Kazdağı Tur ile tatilinize renk katabilirsiniz. Öyleyse Batı Karadeniz Turu’na bir göz at.
